suddenly, i felt nothing

kendi kendimi yediğim, hissel değil de kendime yüklendiğim bir iki hafta sonlandı. ve içimi kaplayan eski ben duygularıyla birşeyleri olduğu gibi bıraktım, geride bıraktım ve hatta eski ben gibi bıraktım. Bence süper olmuş dedim, birbirlerini kırmazlar ve severler, aynı yumuşaklık ve naziklikte dedim.

ve işte tam o sırada, içimdeki o tüyler, kaz tüylerinin yumuşak yumuşak uçuşmasını hissettim. Üstüme saldığı kötü bulutlar, kötü kadıncılık sonunda gitmişti üstümden, çirkin kostüm ya da lanet gözlük gitmişti.

İyi hissediyordum, hafif hissediyordum, onlar için de mutluluk duyuyordum, paylaşıyordum işte sevinçleri, üzüntülerini dinliyordum, gerçekten üzülüyordum, dualarımı yolluyor iyi olması için yollar düşünüyordum.

İşte dedim o kadar aradan sonra üstüme tükürdüğü tüm kıskançlık duyguları, çirkin duygular işte isimlerini bilmem, hepsini attım, sıcacık bir duş aldım, ama anı yakalarsak müthiş bir yağmur, buz gibi hava bunları düşünürken kocaman dolu parçaları olarak yağıyordu, biliyordum gidiyordu son parçalarda.

Hep kendini düşünmeler gidiyordu, dünyalar benimler gidiyordu, paylaşmam aslalar arkasına bile dönüp bakmadı. Bembeyaz çarşaflar gibiydi işte, hala da öyle ve sanki nefes aldığım boşluğum daha da büyüdü, daha derin nefesler alıyor, gülümseyerek veriyorum.

Geride bıraktıklarıma üzülmeyi bırakışım, ileridekileri görmeme engel oluşları bitmişti artık. Yapabilirdimleri, yapacağım ve hatta yapıyorum işte görmüyor musunlarla değiştirmiştim.

Özüme dönüşüm belki, beni şarkılarıma iten, araştırmacı ve hevesli miniğe çevrilişim, düzene koyuşum, hedef belirleyişim bunları, onlar ya da bunlar duysun bilsin ya da varmış gibi hissedeyim diye değil, sıra sıra tek tek ufakça kendime yüklenmeden çözeyim diye işte.

Sade - by your side çalıyordu.