kapı

Duygu boşlukları olmadan yazmıyorum heralde, duygu dolmaları taşmaları olmadan asla olmuyor.
Kelimeleri dökemiyorum, düşünüp hissetmedikçe gerçek olmadıkça anlam yükleyemiyorum.
Hayatımın şaşkınlığı belki de herşeyin aynı gün olmasından oldu ama, hayatımın şaşkınlığı, gerçekler ya da hayat işte, hayat böyle birşey dediğim birşey işte.
Suçlu bir taraf, hatalı bir kısım yok
Sadece hayat, türlü deyimlerin gerçek olabileceği ne bileyim işte. hayat devam etmek zorunda, insanlar ihtiyaçları olan şeyleri yapmak zorunda, her yıl, her gün ve her an ihtiyacımız olan şey ve istediklerimiz değişmekte, "asla"larımız ben de öyle olacağını sanmıyordumlara, bu gözle bakamamlar, rahatsız etmedilere ne bileyim belki de sen hep sadece sıkıcı ve sıkıntısı olan kişisinlere dönüşecek, en kötüsünü düşünmek bana düşer, olmamasını ummak da sana düşecek.
Herşeyle beraber ben kimseyi suçlamıyorum, sadece gerçekler; nedense koşarken ansızın önüne çıkan duvarlar gibi, her seferinde suratını çarpıyor ve yaralanıyorsun, yüzün gözün parçalanıyor, canın acıdığından ağlıyorsun da. Sonrasındaysa ya küçük izli bir anı olarak kalıyor, ya da düşünmen gereken daha önemli şeylerin oluyor.
Şu saatten sonra, basit duyguları basitlikler çerçevesinde, sade insanlarla yaşamak fikri, ama en çok dağa, doğaya ve hayvanlara koşmak.

Erik Satie - Gymnopedie No:1 (Mula Edit) çalıyordu.