hypnotise

Bugün en çok da söylemek istediğim zorunlu olmadığımız zorunluluklarda bırakılmak olacak. İstemediğimiz bir sorumluluğa giriyoruz çoğu zaman, ne biz kabul etmiş oluyoruz, ne tadına bakmış oluyoruz ve genellikle hiçbir fikrimiz olmuyor.
Belki de en çok istemiyoruz onu biz. Yaşamak istemediğimiz türlü duyguyu yaşamak zorunda kalırken, hayal ettiklerimiz hep kalbimizde, ya da gözlerimi kapadığımızda oradalar.
Ben seçmedim mesela hasta olmayı diyoruz, ben seçmedim çirkin olmayı ( ki nasıl bir lanet deyim), ben seçmedim asosyal olmayı, sen hiç benim yüzüme baktın mı alaysız şekilde? Hiç dışarı çağırdın mı beni gönülden, hiç iyi şeyler düşünerek umarım iyileşirsin dedin mi, hissettin mi bu enerjiyi?
Maalesef sanmıyorum. Yaptığım şeyin doğru olduğunu da düşünmüyorum ama aklımın erdiği kadarıyla, dışarıdan üzgün görünen insanlar için hep iyisini diledim, hala diliyorum. Umarım mutludur diyorum. Umarım onu seven insanlar vardır çevresine, umarım keyif alabildiği bir kaç şey yapabiliyordur, umarım canının çektiğini yiyor, bazı zamanlarda görüp beğendiği bir şeyi satın alabiliyordur. Yürümesinin aksaması, hoşlandığı kızı etkilemesinde kötü etki etmiyordur umarım diyorum, umarım çok güzel bir düğünü ve birbirinden bıcırık çocukları olmuştur diyorum.
İşte böyle zorunluluklar diyorum, bizlerde olmadığı, her an olabileceği anlamını kaybetmemeli, evet yaşımız gereği alay etmiyoruz belki ( ben öyle umuyorum) , tanımadığımız için bir şey de yapamıyoruz yanından geçip giderken ama onun için dilediğimiz güzel bir cümle bile inanırım ki büyük güç tarafından hanesine yazılacaktır. Buna neden inanıyorum komik gelenlere gelsin, hayatımda çok güzel büyük bir iyilik şekilde, gerçekten isteyerek dilediğim herşey zamanından önce gerçekleşmiştir. Bunun tek sebebi hissederek istemek bana kalırsa. Bu gücü sadece kendimiz için değil de, zorunlu kalanların ufak dilekleri için kullansak, gerçekten yerler yemyeşil ve gökyüzü masmavi olurdu.

Frank Sinatra - My Way çalıyordu.