gözyaşlarımda yalnız kalmak istiyorum.

Aslında ne kadar yalnızsak ne kadar az kişiye değer veriyorsak kendimiz için en iyisi. O kadar az kişi bizi üzebilir, vücudumuza bir kesik atabilir. Daha az yaralarla devam edebiliriz. Kurumuş yara izlerimiz ne kadar  azsa geçmişi de o kadar az hatırlarız. Ne değer verdiklerimizi , ne bizi üzenleri ne de tek taraflı düşünenleri, gelmişini geçmişinni düşünmeyip olaya odaklananları..Bu yüzden kendimizi üzmeyi bıraksak artık ve artık yalnız olmanın en iyisi olduğuna karar versek. Ya insanları çok içimize almasak, mesafeyi korusak. Ne zaman mesafe umrumde değil desem o zaman işler bozuluyor. Ne zaman kontrolü elimden bıraksam sıkan adam oluyorum. Zorunluluk haline geliyorum. Ben nasıl olurda bu nesne olurum. Yemeklerden önce ve sonra.. beni yargılamadan seven tek biri vardı. Acaba beni yargılamıyor muydu yoksa sevmiyor muydu.yoksa olduğum gibi beni kabulleniyor muydu? Hani benim oynadığım oyun bu olduğu gibi, olanı görmek,öyleyse kurallar,öyle oynamak.Çocukmuş ! keşke çocuk olabilsem o kadar herşey yeni olsa,herşey taze duygular temiz,duygular saf,hisler en gerçek şeklinde. Çilek gerçekten kırmızı bir çilek o dünyada. O çilek kadar gerçek olmak istiyorum bu dünyada. Yansımam değilde ben yaşamak istiyorum. Yansımamala değil olan biten benimle konuşmak istiyorum.,öyleymiş gibi hissettiren yansımam değil böyle hissettirecek ben olayım istiyorum. İlişki ocağa sadece tencere, yağ ve malzemeleri koyup pişmeye bırakmak değildi sanki. Öyleydi de ben tarifi tamamen kaçırdım mı? Tam malzemeler kısmında açtım kanalı sonra yönetmen ismi,ışık, ses geçti* birine ihtiyaç duymak istiyor muyum? Kendine bunu günde beş kez sor !* daft punk çalıyordu.