gidelim artık lütfen

yalnızlığı yalnız birine sorduğumda, yalnızlığı kimse sevmez dedi. Sever gibi mi yapıyorlar yoksa öyle görünmeleri gerektiği için mi seviyorlar ya da sevmiyorlar da hep benim en iyi hep benim çok iyi olmam gerektiğini düşündüklerinden mi öyle diyorlar.(sevgiden!)
Ama biri de düşünmedi kendi kendine şu süredir şu şekilde yalnız aslında, hep iyisi daha iyisi çok iyisi pek iyisi olmalı dediler. Arada üzülmeye hak bulmak zorunda kaldım. Aslında yaptıklarım zordu zaten,başkası için zor olan şeylere göğüs gerdim, yapamadıklarını yaptım belki de ve herşeye rağmen gülümsemem bozulmadı. Hep kutumdaki gülücüklerimi sayısız milyon kareler küpler dağıttım.
mutsuzluğu mutsuz birine sordum, hayali olarak sordum ya ama bir de gerçek birine sordum.yüz yüze değil kalp kalbe sordum. Biri can sıkıntısından mutsuzdu. Herşeyin iyi gitmesi onu darlıyordu, biri olan biten her iyi şeyin ona asla yetmediğine üzülüyordu, birini ise zaten hiç mutlu göremeyecektim.Çevresindeki yeşil ve sarı renklerin farkında olmadan kendi kahverengisinde ve en çok da grisinde boğuluyordu.
Sevilmeyi, sevilen birini sordum o kadar tatlıydı ki belki de yedim onu ben.
sevmeyi de seven birisine sormak istiyorum.ahh kalp çarpıntısı sen insanı hayatta tutan kıpırtı, kıpırdanmazsak uyuyakalır zihnimiz.kalbin bizi ayakta tutması kıpırdaması lazım. Hatta öyle kıpırdanmalı ki vücudumuzdan dışarı mı çıkmaya çalışıyor diye dokunmalı, böylelikle ona daha yakın olmalı..

*washed out - You and I çalıyordu.