Falling

Giderek istemesek de bencilleşiyoruz. Bencillik yaptığımızı o anda anlayamıyoruz belki ama sonradan farkettiğimizde belki de içimizden bir parça kopup dökülüyordur.

Sizi bilmem ama bana öyle oldu bugün, kilometrelerce kuracağı cümleleri olacak birini belki de ilk 100 metresinde durdurdum, belki de durmak istedi.. Gündelik konularımdan bahsettim, belki gülelim istedim, belki de kafasını dağıtmak.. Kendi kendime kaldığımda çok kızdım, belki daha çok kurmak istediği cümleleri vardı, belki de susmaları vardı bilemiyorum..

Sonra düşündüm, dikkat etmeye çalışan ben’in bile bu durumda kalmasıyla beraber gündelik ilişkilerimizi, sohbetlerimizi sorguladım. Karşımızdakinin ne dediğini ne kadar dinlemek istiyorduk, ya da kendimizle ilgili anıyı anlatmak için cümleler mi seçiyorduk içimizden, karşımızdakinin gözlerine bakarken dinliyor gibi ama konuşmaya hazırlanıyor gibi daha çok..

Biraz daha derin düşündüğümde de “günümüzdeki arkadaşlık”ların süpermarket alışverişlerine döndüğünü hissettim; biz belki son şanslı çocuklardandık, sokak oyunları oynadık, iletişim nedir, neden kurulur, nasıl hissettirir biliyoruz. Ha bazılarımız bilse de yeni trende uyarak, karşısındaki kişiyi önemser gibi gözükürken en çok önemsenmek isteyen ve hatta önemsenmeyi hakeden kendisiymiş gibi düşünüyor, çünkü bu daha kolay..

Çünkü belki de; sevgilisi, ailesi ya da yakın bir dostunun yaşattıkları yüzünden yeni ve farklı birine asla güvenemiyor, kendini açamıyor ve kalabalık içinde en çok o yalnız kalıyor, sonra diyor ki; o anlatsın ama asıl benimkini duyması lazım, nasıl başlasam hikayeye diye düşünürken karşısındakinin son cümlesini ya onaylayan ya da onaylamayan kısa deyişinin ardından hikayesine başlıyor..

Biliyorum olumsuz bir bakış açısı ama yapanlar ve yapılanlar beni çok iyi anlayacaktır.. Bunu engellemenin tek yolu, bir şekilde birilerinin aslında iyi olabileceği gerçeğine savunmasız şekilde kendimizi bırakmak sanırım..

*Mark Eliyahu – Journey çalıyordu.