Dipnot

Pazar kahvaltımıza başlamadan aradaki o küçük dakikalarda, krep kokularının arasında kısada yazmak istedim.
Artık pazarlar "o pazarlar" ve kahvaltılar hep mutlu, hep beraber ve herşeyden öte beraberlikten sıkılmadan güzel. İlginç olan bana kalırsa why all the drama?
Hala drama içindeki dostlarım ve sevdiklerime seslenmek istiyorum. Farklı yere birimiz birimizden önce ulaştı, demiştim ulaşan söylesin haber versin anlatsın bizi aydınlatsın diye.
O içinde bulunduğumuz buna değecek dediğimiz ilişkiler hiç bir zaman buna değmeyecek. Bu dipnot bir. Acı çektiğimiz ve mutlu olduğumuzu sandığımız günlerle geçecek, birimizden biri pes edip bıraktığındaysa, nasıl oluyor da bu kadar çabuk aşık oldu/ oldum oluyoruz. Çünkü başta da gördüğümüz gibi cevap çok basit. Ne kadar "klişe" de olsa, doğru insan dedikleri ya da sen dersin beyaz atlı prens ya da üff süper kız, böyle bir şey var. Ama herkes o kadar şanslı değil bu kabul etmemiz gereken bir nokta. ve ama mutlu edici bir detay söyleyeyim, "herkes o kadar şanslı değil" klişesindeki "o kadar şans" tamamen kişinin elinde ve yarattığı karmadan ibaret. Ne kadar seversen, o kadar sevilir ha sevilmezsen de o kadar doğru prensli prensese yaklaşırsın.
Aç karnına açıklama, ya da masama getirilen krep sonrası diyeceklerim bundan ibaret.
ps. Hayatta herşey işte bir de o zaman düzene giriyormuş. Başka en güzel detaylardan biri.